Ekonomilerin yeniden güçlü bir şekilde faaliyete geçmesinin ardından, daha bulaşıcı Delta varyantının da yayılmasıyla birlikte büyüme yaz boyunca yavaşlamaya başladı. Ancak, aşı kampanyalarının kapsamının genişlemesiyle karantina kısıtlamaları daha hafif olacağı için toparlanma ülkeler ve sektörler arasında senkronize olmasa bile 2021 ve 2022'de küresel büyümenin güçlü kalmasını. Şirketler, bu dönem için tedarik zincirlerini hazırlıyor ve sürecin sunacağı yeni ticaret fırsatlarını yakalamaya hazırlanıyor. Ancak, pandeminin geleneksel iş yapma yöntemlerinin çoğunu, kalıcı olarak değiştirdiği de bir gerçek. Bu makalede, şirketlerin pandemi sonrası büyüyebilmek için iş modellerinde ne gibi değişikliklere gittiklerini beş başlık altında sunuyoruz.

On yıldan fazla bir süredir şirketler, değer yaratmak amacıyla uzun ve daha yalın tedarik zincirleri geliştirdiler. ABD ve Çin arasındaki ticari gerilimle birleşen salgın süreci, onun öncesinde bir dizi yerel kriz (2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2011 Japonya tsunamisi ve Süveyş Kanalı'nın yakın zamanda kapanması dahil) uzun tedarik zincirlerine yönelik zayıflıkları ortaya çıkararak şirketleri bu konuda tekrar düşünmeye zorladı.

Kısa vadede, bu tedarik zinciri zayıflıkları fiyatlarda artışa neden oldu ve darboğazlar yaratarak şirketlerin stoklarını yenilemelerini ve artan müşteri talebini karşılamasını engelledi. Bu zorlu ticaret ortamı, teslimatlarda gecikme veya teslimat yapamama risklerini arttırma potansiyeliyle nakit akışını daha da fazla tehdit ediyor.

Araştırmamız, tedarik zincirlerindeki aksaklıkların küresel toparlanma süreci üzerinde baskı yaratabileceğini ve aynı nedenden ötürü işletmelerin tedarik zincirlerini hızla kısaltmaları ve çeşitlendirmeleri gerektiğini ortaya koyuyor.

Eylem planı: Kısa vadede; tedarik zincirlerini kısaltabilen, çeşitlendiren ve tedarik zincirlerine ekstra kapasite ekleme çevikliğine sahip şirketler, daha az çevik rakiplerine göre benzersiz bir avantaja sahip olacak. Siz de bu doğrultuda işe; tedarikçilerinizi değerlendirerek ve kapsamlı bir ticari alacak riski analizi  yaparak başlayabilirsiniz. Bu çalışmayı sektöründe lider bir ticari alacak sigortası şirketiyle birlikte yapmanız müşterileriniz için kredi limitlerinizi ve ödeme koşullarınızı belirlerken  daha fazla esneklik sağlayarak işletmenize de avantaj sağlar.

 

Pandemiyle beraber ortaya çıkan ticari mega trendlerden biri de e-ticarete geçiş… Kapanan tesislerle birlikte her sektörden mal ve hizmet tedarikçileri dijital satış kanallarını büyütmek zorunda kaldı ve bu eğilim, Covid-19 vakaları azalsa bile artık devam edecek.

Online mal ve hizmet satışı, şirketlerin de tedarik zincirlerini hızla çeşitlendirmelerini ve satın almayla ilgili idari süreçlerin çoğunu dijitalleştirmelerini sağlayarak işletmelere ciddi somut faydalar sağladı... 

Araştırmamız, 2020 yılında online tüketici harcamalarında %31'lik bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Önümüzdeki yıllarda bu artışın devam etmesini bekliyoruz. İşletmeden tüketiciye e-ticaretteki söz konusu artışa, çevrimiçi işletmeler arası satışlar da (B2B) eşlik ediyor. Yine aynı eğilim, perakendecileri tamamen ortadan kaldıran yeni bir online doğrudan tüketiciye satış (D2C) kanalları dalgası da yarattı.

McKinsey & Company tarafından yapılan yeni araştırma , B2B alıcılarının ve satıcılarının dörtte üçünden fazlasının artık yüz yüze etkileşimler yerine dijital self servis ve uzaktan insan etkileşimini tercih ettiğini gösteriyor. Geleneksel olarak saha satış modellerinin hakim olduğu ilaç ve tıbbi ürünler gibi alanlarda bile yüz yüze satışlara geri dönmek isteyen alıcıların yüzdesi sadece %20.

Bu arada, doğrudan tüketiciye satış (D2C) kanalları işletmeler için çok değerli olan müşteri verilerinin her adımda toplanabilmesini mümkün kıldığı ve dolayısıyla müşteri yaşam döngüsüne tam hakimiyet sağladığı için büyük markalara özellikle çekici geliyor. Bu veri akışı; Nike, Unilever ve Gymshark gibi çok çeşitli markaların, müşterilerine son derece kişiselleştirilmiş online deneyimler sunmalarını sağlıyor.

Bununla birlikte e-ticarete geçiş, daha fazla stok çeşitliliğinden rekabetçi müşteri memnuniyeti yaklaşımlarına, kârlı bir iade stratejisinden büyük teknolojik yatırımlara kadar birçok alanda iş modellerinde ciddi değişimler gerektiriyor.

Harvard Business Review’a  göre ABD'li perakendeciler (B2B firmaları hariç) 2020 yılının Mayıs-Temmuz döneminde e-ticarete yönelik yatırımlar, satın almalar ve ortaklıklara yaklaşık 10 milyar dolar harcadı. Bu yatırımlar; son adım teslimatını sağlamak için lojistik kapasiteye yapılan harcamaları, ‘hayalet’ mutfaklar ve e-ticaret dağıtım merkezleri gibi asset light modeli (mülksüzleştirme) yaklaşımlarına geçişi ve yapay zeka ve blokchain teknolojileriyle uyumlu dijital kapasiteye sahip ürün portföyü yatırımlarını kapsıyordu.

Eylem Planı: Bu ortamda rekabet edebilmek için, mal ve hizmet tedarikçilerinin e-ticaret araçlarına yatırım yapacak yeterli iş likiditesine ve nakit akışına sahip olması gerekiyor. Ayrıca, tüketiciler online fiyatları çok daha rahat karşılaştırabildikleri için katı fiyat rekabetine de dayanabilmeliler. Bunun için şirketlerin, alacak tahsilatını güvence altına alması ve ticari alacak sigortası  kullanarak temerrüt riskine karşı önlem  almaları faydalı olabilir. Bu adımları atamayan işletmeler, özellikle KOBİ ölçeğindeki mal ve hizmet tedarikçileri ciddi zorluklarla karşı karşıya kalabilir.

Salgın, hükümetlerin küresel krizlere tepki verme şeklini çarpıcı şekilde değiştirdi. Devletlerin sağladığı ek likidite, iflas yasalarının gevşetilmesi ve şirketler arasında artan iyi niyet sayesinde, kurumsal iflas oranları pandemi öncesi seviyelerin de altına geriledi. Bu müdahale, ekonomilerin tepetaklak aşağı yuvarlanmasını önlemiş olsa da, söz konusu desteklere nasıl son verileceği konusunda ciddi zorluklar yarattı. Çünkü, desteklerin sona ermesinin yaratabileceği ‘yoksunluk’ sendromlarına yönelik endişeleri de beraberinde getirdi.

ABD merkez bankası, küresel ekonomiyi batmaktan kurtarmaya çalışan merkez bankalarından sadece biriydi ve hane halkını, işverenleri ve finans piyasalarını desteklemek için 2,3 trilyon dolarlık likidite sağladı. Küresel piyasaları canlı tutmak için buna benzer şekillerde 18 ay boyunca devamlı suni teneffüs yapıldı ama bu durumun sonsuza dek süremeyeceği de bir gerçek. Bu nedenle, işletmelerin kendilerini devlet desteklerinin sona ermesine, yani kurumsal iflas oranlarında yaşanacak artışa hazırlamaları gerekiyor.  

Eylem planı: Ticari alacak sigortası  işletmelere şüpheli alacaklara karşı tazminat güvencesinden çok daha fazlasını sunar. Allianz Trade gibi pazar lideri şirketler alacak ve borç tahsilatı konusunda da uzmandır. Tedarikçileriniz ve müşterilerinizin ticari kredibilitelerini değerlendirerek nakit akışınızı iyileştirebilir  ve tüm bunlara ek olarak sürekli değişen risk ortamında size kapsamlı öngörüler sunabilir. 

Pandemi, bilgi-tabanlı kuruluşlarda uzaktan çalışmaya geçişi küresel olarak hızlandırdı. Ofis yerine 'her yerden çalışma'ya geçiş, işletmelere; gayrimenkul maliyetlerini azaltma veya sıfırlama, daha zengin bir küresel yetenek havuzundan yararlanma, göçmenlik sorunlarını kolaylaştırma ve artan verimlilik dahil birçok önemli avantaj sunuyor. Bununla birlikte çalışanlara da ofise gidip gelmekte harcanan zamanın ortadan kalkması gibi coğrafi esnekliğine bağlı birçok kolaylık sağlıyor.

Olumsuz yönler bakımından da; saat dilimleri arasında nasıl iletişim kurulacağı, henüz kodlanmamış bilgilerin nasıl paylaşılacağı, verilerin nasıl korunacağı, şirket standartlarına riayet edildiğinin nasıl takip edileceği, profesyonel izolasyonun nasıl önleneceği ve ekip ruhunun sanal olarak nasıl hissedilebileceğine yönelik çekinceler var.

Birçok kuruluş salgın başlamadan önce uzaktan çalışmayı zaten deniyordu, ancak kriz, çalışanların tamamı veya bir kısmı için yeni çalışma düzeni oluşturma planlarını hızlandırdı.

Covid-19'dan önce bu düzene çoktan geçmiş olan ve bu alanda öncülük eden şirketler arasında, küresel çapta 500.000'den fazla çalışanıyla dünyanın en büyük BT hizmetleri şirketi olan Tata Danışmanlık Hizmetleri (TCS) var. TCS, kısa süre önce, 2025 yılına kadar çalışan sayısının %75'inin evden çalışacağını planladığını duyurdu.

ABD'de 22.000 çalışanla yapılan büyük bir anket, evden çalışma modeline geçişin uzun vadede artmaya devam edeceğini gösteriyor. Stanford Üniversitesi tarafından desteklenen "Evden Çalışmak Neden Kalıcı Olacak" adlı araştırma , ABD'de 2019 yılında sadece %5 olan uzaktan çalışılan gün sayısının toplam iş günlerine oranının, pandemi sonrasında %22’ye çıkacağını öngörüyor.

Eylem planı: Ağ güvenliğinizi iki katına çıkarmanın zamanı geldi. Kurumsal BT sistemlerinizi kimlerin kullandığına dair tam ve gerçek zamanlı denetime sahip olduğunuzdan, çalışanların yalnızca işleri için kritik olan verilere ve sistemlere erişebildiğinden ve olağandışı işlemlerde hemen uyarıldığınızdan emin olun.

Gerçek zamanlı tedarik zinciri verileri, işletmelerin sadece tedarik sorunlarını gerçekleşmeden önce tespit etmelerine izin vermekle kalmaz, aynı zamanda ödeme ve ticaret ilişkisi risklerinin belirlenmesini sağlayarak mal teslimatı ve nakit akışını güvence altına alır.

1000 tedarik zinciri lideriyle yakın zamanda yapılan bir Oxford Economics araştırması , kuruluşların %49'unun artık gerçek zamanlı verilere ulaşabildiğini ve bunlara göre hemen harekete geçebildiğini ortaya koyuyor. Çalışma ayrıca, gerçek zamanlı takibin; işletmelerin dayanıklılığını ve operasyonel verimliliği artırdığını ve farklı birimler, ortaklar ve tedarikçilerle sorunsuz iş birliğini mümkün kıldığını gösteriyor.

Pandemi; talebin değişken, arzın belirsiz ve kapasitenin yetersiz olduğu zamanlarda tedarik zincirlerinin gerçek zamanlı takibinin yapılabilmesinin hayati önem taşıdığını açıkça ortaya koydu.

Eylem planı: Allianz Trade değerlendirmeleri, küresel GSYH'nin %92'sini oluşturan sayısız şirketin, ödeme gücündeki günlük değişiklikleri analiz eden istihbarat ağındaki verilere dayanmaktadır. Ticaret ağı verilerinden yararlanma ve şirketinizi ticari ilişki risklerine karşı koruma hakkında daha fazla bilgi için bizimle iletişime geçin..

Daha fazla bilgi için e-kitabımızı indirin: Fırsatları Yakala: Pandemi sonrası riskler nasıl azaltılabilir ve nasıl sürdürülebilir büyüme sağlanır?