Yönetici Özeti
- Ukrayna'daki savaş ve Çin'deki karantina önlemleri, şirketlerin risk dengesini önemli ölçüde bozdu. Şok dalgaları; tedarik zinciri aksaklıklarının devamı, ulaşım darboğazları ve başta enerji ve emtialar olmak üzere yüksek girdi maliyetleri (işgücü maliyetleri de dahil) olarak kendini hissettiriyor. Buna ek olarak, enflasyonun küresel olarak artması parasal sıkılaştırma önlemlerini hızlandırıyor ve bu da şirketlerin finansman maliyetlerini artırıyor.
- Çok kısa vade için, iflaslarda büyük bir artışı önlemeye yardımcı olacak üç dayanıklılık işareti var. Öncelikle, Finans Sektörü Dışında ve borsaya açık şirketlerin nakit varlıkları 2022 yılında 2019 yılına kıyasla %30 arttı. Aynı zamanda, bu şirketlerden Euro Bölgesi’nde olanların mevduatları 2022 yılı başında 2019 yılı seviyelerinin %29 üzerindeydi. ABD’de de finans sektörü dışındaki şirketlerin 2022 yılı başında mevduatları 2019 yılı seviyesinin %57 üzerindeydi. İkinci olarak, verilerimiz kırılgan (iflas etme potansiyeli yüksek) şirket sayısının da azaldığına işaret ediyor. Özellikle, İtalya ve Fransa’da kırılgan durumdaki şirketlerin toplam içindeki payında belirgin bir düşüş var (sırasıyla, %11'den %7'ye ve %15'ten %12'ye). Ayrıca, ilk çeyrek kazançlarına yönelik yayınlanan geçici raporlar, borsada işlem gören şirketlerin maliyet artışlarını fiyatlara beklenenden daha iyi yansıtabildiğini doğruluyor.
- Kırılganlık unsurları ve mevcut şokların ne kadar süreceğine yönelik belirsizlik, bazı ülkelerde şimdiden geçici destek önlemlerinin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Öncelikle, 2021 yılında işletme sermayesi gereksinimleri (İŞG) arttı. Bu, özellikle, Asya (+2 gün), Orta ve Doğu Avrupa (+2 gün) ve Latin Amerika'da (+2 gün) belirgin. Sektörler bazında da; hanehalkı ekipmanları (+8 gün), elektronik (+3 gün) ve makine ve teçhizat (+2 gün) gibi sektörlerde bu artış ortalamanın üzerinde. Girdi maliyetlerindeki artış ve ihtiyati stok ihtiyacı nedeniyle 2022 yılı için de riskler yukarı yönlü. Diğer bir risk faktörü, Euro Bölgesi’nde finans dışı sektörlerde yer alan şirketlerin borç/GSYH oranındaki belirgin bozulma olarak ortaya çıkıyor (Euro Bölgesi’nde +5,2yp artış olurken ABD için artış +3,5yp’dir). Bu durum karşısında; Fransa, Almanya ve İtalya'daki hükümetler halihazırda var olan kısmi işsizlik programlarını genişletti ve yeni devlet garantili krediler sunmaya başladı. Daha fazla önlem alınması, yüksek ihtimalle krizin de daha fazla uzamasına neden olacak. Devlet desteklerinin bu defa daha hedefli ve sınırlı olmasını bekliyoruz ama yine de bu durum, özellikle bazı Avrupa ülkelerinde ticari iflasların büyüme trendinin normalleşmesini bir kez daha geciktirebilir.
- Genel olarak, üst üste iki senelik düşüşün ardından ticari iflasların 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla %10 ve %14 artmasını ve salgın öncesi seviyelerine yaklaşmasını bekliyoruz. Devlet destekleriyle 2022 yılında Fransa'da ve Almanya'da iflaslar suni olarak düşük kalacak olsa da (sırasıyla 32.510 ve 14.600 vaka), aynı yıl İngiltere iflaslarda keskin bir artış kaydedebilir (yıllık +%37 artışla 22.305 vaka). 2022 yılında her üç ülkeden birinde iflas sayısının Covid-19 öncesi seviyelere geri dönmesini, 2023 yılında da bunun her üç ülkeden ikiye çıkmasını bekliyoruz. Afrika ve Orta ve Doğu Avrupa’da iflas sayıları rekor derecede artacak. Asya'da Çin, iflasları kontrol altında tutabilecek, ancak bölgedeki diğer ülkeler bölgesel ve küresel ortamın bozulması nedeniyle iflaslarda bir artış görebilir. Buna karşılık, ABD'deki şirketler kârlardaki toparlanma ve Maaş Koruma Programının büyük ölçüde sübvansiyona dönüştürülmesi sayesinde pandemiden bu yana yaptıkları birikimlerin faydasını görecek (2022 yılı için 15.500 vaka bekleniyor).
Şekil 1: Küresel ve bölgesel iflas endeksleri, yıllık seviye, 2019 yılı = 100 taban alınarak
(*) KFK: Küresel Finansal Kriz
Kaynak: Allianz Araştırma