Yönetici Özeti

  • Ukrayna'daki savaş ve Çin'deki karantina önlemleri, şirketlerin risk dengesini önemli ölçüde bozdu. Şok dalgaları; tedarik zinciri aksaklıklarının devamı, ulaşım darboğazları ve başta enerji ve emtialar olmak üzere yüksek girdi maliyetleri (işgücü maliyetleri de dahil) olarak kendini hissettiriyor. Buna ek olarak, enflasyonun küresel olarak artması parasal sıkılaştırma önlemlerini hızlandırıyor ve bu da şirketlerin finansman maliyetlerini artırıyor.
  • Çok kısa vade için, iflaslarda büyük bir artışı önlemeye yardımcı olacak üç dayanıklılık işareti var. Öncelikle, Finans Sektörü Dışında ve borsaya açık şirketlerin nakit varlıkları 2022 yılında 2019 yılına kıyasla %30 arttı. Aynı zamanda, bu şirketlerden Euro Bölgesi’nde olanların mevduatları 2022 yılı başında 2019 yılı seviyelerinin %29 üzerindeydi. ABD’de de finans sektörü dışındaki şirketlerin 2022 yılı başında mevduatları 2019 yılı seviyesinin %57 üzerindeydi. İkinci olarak, verilerimiz kırılgan (iflas etme potansiyeli yüksek) şirket sayısının da azaldığına  işaret ediyor. Özellikle, İtalya ve Fransa’da kırılgan durumdaki şirketlerin toplam içindeki payında belirgin bir düşüş var (sırasıyla, %11'den %7'ye ve %15'ten %12'ye). Ayrıca, ilk çeyrek kazançlarına yönelik yayınlanan geçici raporlar, borsada işlem gören şirketlerin maliyet artışlarını fiyatlara beklenenden daha iyi yansıtabildiğini doğruluyor. 
  • Kırılganlık unsurları ve mevcut şokların ne kadar süreceğine yönelik belirsizlik, bazı ülkelerde şimdiden geçici destek önlemlerinin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Öncelikle, 2021 yılında işletme sermayesi gereksinimleri (İŞG) arttı. Bu, özellikle, Asya (+2 gün), Orta ve Doğu Avrupa (+2 gün) ve Latin Amerika'da (+2 gün) belirgin. Sektörler bazında da; hanehalkı ekipmanları (+8 gün), elektronik (+3 gün) ve makine ve teçhizat (+2 gün) gibi sektörlerde bu artış ortalamanın üzerinde. Girdi maliyetlerindeki artış ve ihtiyati stok ihtiyacı nedeniyle 2022 yılı için de riskler yukarı yönlü. Diğer bir risk faktörü, Euro Bölgesi’nde finans dışı sektörlerde yer alan şirketlerin borç/GSYH oranındaki belirgin bozulma olarak ortaya çıkıyor (Euro Bölgesi’nde +5,2yp artış olurken ABD için artış +3,5yp’dir). Bu durum karşısında; Fransa, Almanya ve İtalya'daki hükümetler halihazırda var olan kısmi işsizlik programlarını genişletti ve yeni devlet garantili krediler sunmaya başladı. Daha fazla önlem alınması, yüksek ihtimalle krizin de daha fazla uzamasına neden olacak. Devlet desteklerinin bu defa daha hedefli ve sınırlı olmasını bekliyoruz ama yine de bu durum, özellikle bazı Avrupa ülkelerinde ticari iflasların büyüme trendinin normalleşmesini bir kez daha geciktirebilir. 
  •  Genel olarak, üst üste iki senelik düşüşün ardından ticari iflasların 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla %10 ve %14 artmasını ve salgın öncesi seviyelerine yaklaşmasını bekliyoruz. Devlet destekleriyle 2022 yılında Fransa'da ve Almanya'da iflaslar suni olarak düşük kalacak olsa da (sırasıyla 32.510 ve 14.600 vaka), aynı yıl İngiltere iflaslarda keskin bir artış kaydedebilir (yıllık +%37 artışla 22.305 vaka). 2022 yılında her üç ülkeden birinde iflas sayısının Covid-19 öncesi seviyelere geri dönmesini, 2023 yılında da bunun her üç ülkeden ikiye çıkmasını bekliyoruz. Afrika ve Orta ve Doğu Avrupa’da iflas sayıları rekor derecede artacak. Asya'da Çin, iflasları kontrol altında tutabilecek, ancak bölgedeki diğer ülkeler bölgesel ve küresel ortamın bozulması nedeniyle iflaslarda bir artış görebilir. Buna karşılık, ABD'deki şirketler kârlardaki toparlanma ve Maaş Koruma Programının büyük ölçüde sübvansiyona dönüştürülmesi sayesinde pandemiden bu yana yaptıkları birikimlerin faydasını görecek (2022 yılı için 15.500 vaka bekleniyor).

Şekil 1: Küresel ve bölgesel iflas endeksleri, yıllık seviye, 2019 yılı = 100 taban alınarak

(*) KFK: Küresel Finansal Kriz

Kaynak: Allianz Araştırma

Figure 1: Global and regional insolvency indices, yearly level, base 100 in 2019

Şekil 2:Bölgelere göre iflas endeksleri, küresel iflas endeksindeki yıllık değişime katkı

Kaynak: Allianz Araştırma

Figure 2: Insolvency indices by region, contribution to yearly change in global insolvency index
Source: Allianz Research

Cömert devlet desteklerinin şirketleri Covid-19 salgınının yan etkilerinden korumaya devam etmesiyle 2021 yılında Küresel İflas Endeksimiz yıllık olarak arka arkaya ikinci kez düşüş gösterdi (-%12) ve rekor bir seviyeye geriledi. Endeksimizde yer alan 44 ülkeden 24'ü tüm yıl genelinde iflaslarda düşüş kaydetti. En çok düşüş kaydedenler en büyük ekonomiler oldu: ABD (2020 yılında iflaslarda yıllık %5 düşüş yaşanmıştı. 2021 yılında ise iflaslar %34 oranında azaldı), Japonya (bir önceki yıla göre iflaslar %22 azaldı), Çin (-%28), Almanya (-%12) ve Fransa (%-12). Sonuç olarak, çoğu ülkede 2021 yılı sonunda kaydedilen ticari iflas sayısı Covid-19 öncesine göre daha da düşüktü.

Diğer yandan, ekonomik faaliyetlerin yeniden canlanmaya başlaması bazı ülkelerde hükümetlerin destekleri azaltmasına izin vererek bu ülkelerde ticari iflaslarda normalleşmenin başlamasını tetikledi[1]. Normal koşullara dönüş, pandemi öncesinde zaten kırılgan olan ve iş modellerini pandeminin yarattığı veya yoğunlaştırdığı yapısal değişikliklere (örn. mobilite ve çalışma konusunda yeni alışkanlıklar, çevrimiçi alışveriş vb.) uyduramayan şirketler için çok daha zor oldu.

İflaslarda normalleşme eğilimi 2022 yılının ilk çeyreğinde ivme kazandı. 2022 yılı için mevcut en son yıllık rakamlar (bkz. Şekil 3 ve Tablo 4) bölgeler arasında ve bölgeler içinde iflas vakaları bakımından farklılıklara işaret ediyor olsa da hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler genelinde iflaslarda artış var. Asya’da; Çin, Japonya ve Güney Kore’de 2022 yılının ilk çeyreğinde iflas sayıları hâlâ bir önceki yıla göre daha düşük. Ancak; Avustralya (1. çeyrekte yıllık +%24), Hindistan (+%26) ve Singapur'da (+%30) iflaslar yeniden artışa geçti ve bu artış son 12 aylık dönem için çift haneli rakamlara büründü (sırasıyla +%21, +%55 ve +%39). Orta ve Doğu Avrupa genelinde iflaslar ilk çeyrekte yıllık %+6 ile artışa geçti. Bölge genelindeki bu artışı sürükleyen etkenler Türkiye (ilk çeyrekte iflaslarda yıllık %21 artış) ve Bulgaristan’da (+%24) iflasların hızlanması oldu. Rusya da (vakaların artması ile 1 Nisan’da moratoryum uygulanmasına geçmeden önce) aynı bölgede iflasların artışını sürükleyen (+%6) ülkelerden biriydi.

Bununla birlikte, Batı Avrupa (bölge içindeki ülkeler farklılık sergilemesine rağmen) ilk çeyrekte yıllık +%26 artışla iflasların en çok tırmandığı bölge olarak öne çıkıyor:

 

(i)  Hollanda, İsveç, Portekiz ve Almanya'da iflas seviyeleri düşük seyretmeye devam ediyor.

(ii)  İtalya’da 2021 yılında hızlı toparlanma gösteren iflaslar durgun seyretmeye başladı.

(iii)  Yedi ülke, son üç aylık dönem için (Norveç, İrlanda) hatta daha da önemlisi son 12 aylık dönem için (Avusturya’da 2022 yılı ilk çeyreği itibariyle %52, Belçika’da %20 ve Fransa’da %8) iflaslarda artış kaydetti;

(iv)   Üç ülke şimdiden çeyreklik bazda 2019 yılına göre daha fazla iflas vakası kaydetmiş durumda. Bunlar Birleşik Krallık (2019'un ilk çeyreğine kıyasla +%12), İspanya (+%39) ve İsviçre (+%9).

Ukrayna'daki savaş ve Çin'deki yeni karantina önlemleri, şirketler için risk dengesini önemli ölçüde bozdu. İki şok birlikte küresel olarak birçok sorun yarattı. Söz konusu sorunlar arasında tedarik zinciri aksaklıkları, ulaşım darboğazları, kıtlıklar ve başta enerji ve emtialar olmak üzere yüksek girdi maliyetleri yer alıyor. Buna ek olarak, şirketler artık küresel enflasyon artışının dolaylı bir sonucu olarak daha yüksek fonlama maliyetleriyle karşı karşıya çünkü enflasyonla mücadele dünya genelinde parasal sıkılaştırmayı hızlandırıyor. Bu istisnai koşullar, mevcut döngüsel sorunları ve yapısal değişiklikleri ekstra zorlaştırıyor.

Çok kısa vade için, iflaslarda büyük bir artışı önlemeye yardımcı olacak üç dayanıklılık işareti var. Öncelikle, firmalar, yeni şokları (geçici olmak şartıyla) absorbe edebilecek önemli nakit tamponlarına sahip. Finans Sektörü Dışında ve borsaya açık şirketlerin nakit varlıkları 2021 yılında 2019 ve 2020 yıllarına kıyasla sırasıyla %30 ve %13 arttı. Aynı zamanda, bu şirketlerden Euro Bölgesi’nde olanların mevduatları 2022 yılı başında 2019 yılı seviyelerinin %29 üzerindeydi. Aynı şekilde, İngiltere ve ABD’de finans sektörü dışındaki şirketlerin de 2022 yılı başında mevduatları 2019 yılı seviyesine göre sırasıyla %35 ve %47 daha fazlaydı.

İkinci olarak, verilerimiz 2021 yılında kırılgan (iflas etme potansiyeli yüksek) şirket sayısının azaldığına işaret ediyor. Özellikle, İtalya ve Fransa’da kırılgan durumdaki şirketlerin toplam içindeki payında belirgin bir düşüş yaşanırken (sırasıyla, %11'den %7'ye ve %15'ten %12'ye) Almanya ve Birleşik Krallık’ta bu düşüş daha sınırlı oldu (sırasıyla, %7'den %6'ya ve %18'den %17'ye).

Üçüncü olarak, ilk çeyrek kazançlarına yönelik yayınlanan geçici raporlar, borsada işlem gören şirketlerin maliyet artışlarını fiyatlara beklenenden daha iyi bir şekilde yansıtmış olduğunu doğruluyor. Mayıs başı itibariyle, takip ettiğimiz şirketlerin %68'inin satışlarda ve %62'sinin hisse başına kazançta beklentileri aştığını görüyoruz. Ayrıca, şirketlerin %77'si satışlarında yıllık büyüme beklentisini aştı ve %60'ı da hisse başına kazanç artışı bakımından büyüme hedefini geçti. 2022 Finansal Yılının görünümü için ölçüt alınarak izlenebilecek şirketlerin çoğu satış hedeflerini koruyor veya iyileştiriyor. Hisse başına kazanç artışı hedeflerinde de değişikliğe gitmiyor.

 

[1] İflas rejimlerinde gidilen geçici değişiklikler ve sağlanan geçici mali kolaylıklar ile 2020 ve 2021 yıllarında küresel olarak iflasların neredeyse %35'inin önüne geçildiğini tahmin ediyoruz. Önlenen bu iflasların daha küçük oranda bir kısmı pandemiye daha az sayıda iflasla giren ABD'de (2020 ve 2021 yıllarında +%35 artış, yani 19.450 iflas vakası) ve Almanya’da (%27 yani 10.900 vaka), büyük çoğunluğu ise devlet müdahalelerinin daha büyük çapta uygulandığı özellikle Birleşik Krallık (%46 yani 27.000 iflas vakası) ve Fransa (%52 yani 65.600 vaka) gibi ülkelerde görüldü.


Şekil 3: Küresel (sol eksen) ve bölgesel (sağ eksen) iflas endeksleri – çeyreklik bazda yıllık % değişim

Figure 3: Global (left) and regional (right) insolvency index - quarterly change, y/y in %
(p): geçici rakam (son üç ay için finansal rapor yayınlayan ülkeler, raporlamadaki gecikme nedeniyle ABD hariç)
Source: Allianz Research
Tablo 4: Ticari iflaslar – Mayıs 2022 itibariyle mevcut rakamlar (belirli ülkeler için)
Table 4: Business insolvencies – figures available as of May 2022 (selected countries)
Sources: national sources, Allianz Research
Şekil 5: Ticari iflaslar – Batı Avrupa (solda) ve Asya'dan (sağda) seçili ülkeler için çeyreklik seviyeler, baz 100 =2019 4.Ç, Mayıs 2022 itibariyle mevcut veriler için (belirli ülkeler)
Figure 5: Business insolvencies – quarterly levels in selected countries of Western Europe (left) and Asia (right), basis 100 in Q4 2019
Sources: national sources, Allianz Research

Ukrayna'daki savaş ve Çin'deki yeni karantina önlemleri, şirketler için risk dengesini önemli ölçüde bozdu. İki şok birlikte küresel olarak birçok sorun yarattı. Söz konusu sorunlar arasında tedarik zinciri aksaklıkları, ulaşım darboğazları, kıtlıklar ve başta enerji ve emtialar olmak üzere yüksek girdi maliyetleri yer alıyor. Buna ek olarak, şirketler artık küresel enflasyon artışının dolaylı bir sonucu olarak daha yüksek fonlama maliyetleriyle karşı karşıya çünkü enflasyonla mücadele dünya genelinde parasal sıkılaştırmayı hızlandırıyor. Bu istisnai koşullar, mevcut döngüsel sorunları ve yapısal değişiklikleri ekstra zorlaştırıyor.

Çok kısa vade için, iflaslarda büyük bir artışı önlemeye yardımcı olacak üç dayanıklılık işareti var. Öncelikle, firmalar, yeni şokları (geçici olmak şartıyla) absorbe edebilecek önemli nakit tamponlarına sahip. Finans Sektörü Dışında ve borsaya açık şirketlerin nakit varlıkları 2021 yılında 2019 ve 2020 yıllarına kıyasla sırasıyla %30 ve %13 arttı. Aynı zamanda, bu şirketlerden Euro Bölgesi’nde olanların mevduatları 2022 yılı başında 2019 yılı seviyelerinin %29 üzerindeydi. Aynı şekilde, İngiltere ve ABD’de finans sektörü dışındaki şirketlerin de 2022 yılı başında mevduatları 2019 yılı seviyesine göre sırasıyla %35 ve %47 daha fazlaydı.

İkinci olarak, verilerimiz 2021 yılında kırılgan (iflas etme potansiyeli yüksek) şirket sayısının azaldığına işaret ediyor. Özellikle, İtalya ve Fransa’da kırılgan durumdaki şirketlerin toplam içindeki payında belirgin bir düşüş yaşanırken (sırasıyla, %11'den %7'ye ve %15'ten %12'ye) Almanya ve Birleşik Krallık’ta bu düşüş daha sınırlı oldu (sırasıyla, %7'den %6'ya ve %18'den %17'ye).

Üçüncü olarak, ilk çeyrek kazançlarına yönelik yayınlanan geçici raporlar, borsada işlem gören şirketlerin maliyet artışlarını fiyatlara beklenenden daha iyi bir şekilde yansıtmış olduğunu doğruluyor. Mayıs başı itibariyle, takip ettiğimiz şirketlerin %68'inin satışlarda ve %62'sinin hisse başına kazançta beklentileri aştığını görüyoruz. Ayrıca, şirketlerin %77'si satışlarında yıllık büyüme beklentisini aştı ve %60'ı da hisse başına kazanç artışı bakımından büyüme hedefini geçti. 2022 Finansal Yılının görünümü için ölçüt alınarak izlenebilecek şirketlerin çoğu satış hedeflerini koruyor veya iyileştiriyor. Hisse başına kazanç artışı hedeflerinde de değişikliğe gitmiyor.

Şekil 6: Batı Avrupa ve ABD'de finans sektörü dışındaki şirketlerin mevduatları, çeyrek sonu tutarları, Yerel Para Birimleri cinsinden milyar olarak

 Figure 6: NFC deposits in Western Europe and the US, end of quarter amounts in LCUbn
Sources: ECB, BOE, Fred, Allianz Research
Şekil 7: 2022 yılı ilk çeyreği için kazançlar, yayınlanan finansal raporlar
Figure 7: Q1 2022 earnings season, reported financial results

Sources: Thomson Reuters Eikon, Allianz Research
13 Mayıs itibarıyla, 1. Çeyrek satış rakamları ve hisse senedi tahminleri yayınlanan 4.900 şirketlik panel veri ve 1. Çeyrek hisse başına kazanç ve hisse senedi tahminleri bulunan 4.056 şirketlik panel veri kullanılmıştır

 

Şirketlerin finansal verilerine daha yakından bakıldığında, ülkelerin, risklere eşit olmayan oranlarda maruz kaldığı görülüyor.[1] Bazı sektörler ve firma türleri diğerlerinden daha savunmasız. Öncelikle, 2021 yılında işletme sermayesi gereksinimleri (İŞG) küresel düzeyde sınırlı olarak artmış olsa da Asya (+2 gün), Orta ve Doğu Avrupa (+2 gün) ve Latin Amerika'da (+2 gün) daha da çok arttı. Sektörler bazında da hanehalkı ekipmanları (+8 gün), elektronik (+3 gün) ve makine ve teçhizat (+2 gün) gibi sektörlerde bu artış ortalamanın üzerindeydi. Girdi maliyetlerindeki artış ve ihtiyati stok ihtiyacı nedeniyle 2022 yılı için de riskler yukarı yönlü.

Table 8: Küresel sektöre ve bölgeye göre, günlük ciro olarak İşletme Sermayesi Gereksinimleri (İŞG)

Kaynaklar: Refinitiv, Allianz Araştırma

Table 8: Working Capital Requirements (WCR), by global sector and region, in number of days in turnover
Sources: Refinitiv, Allianz Research

Nakit varlık rakamlarının ayrıntıları da ülkeler ve sektörler arasında farklılıklara, bazı belirgin kazananların yanı sıra kaybedenlerin de olduğuna işaret ediyor. İlk göze çarpan, nakit rezervi bakımından Asya firmalarının küresel miktarın %50'sine sahip olduğu oluyor. Onu, %24 ile Kuzey Amerika takip ediyor. Sektörler açısından, nakit biriktirme konusunda ihtiyari tüketim kategorisi (%18) en önde geliyor. Onu, sanayi (%17) ve teknoloji (%15) sektörleri izliyor. İkinci olarak, belli başlı bazı sektörlerin daha düşük performans gösterdiğini görüyoruz. Buna örnek olarak, Fransa'da temel tüketim ürünleri sektörü, Birleşik Krallık ve Hollanda'da iletişim gibi sektörleri verebiliriz. Ayrıca, genel dinamik, finans sektörü dışındaki farklı sektörlerin değişken nakit pozisyonu gelişmelerini nadir olarak yansıtıyor. Bu da dolaylı olarak, 2021 yılında; Hollanda, Birleşik Krallık, Almanya ve İspanya'da büyük firmaların teşviklerden KOBİ'lere göre daha fazla fayda sağladığını gösteriyor.

Nakit sıkıntısı bakımından da Avrupa ülkeleri arasında yine farklı dinamikler görüyoruz. Genel olarak nakit harcama dönemleri nakit birikimi dönemlerinden daha fazla iken son iki çeyrekte ortalama nakit harcamaları daha da arttı. Bu durum özellikle, 2021 yılının son çeyreğinde Almanya, İtalya, İspanya ve Hollanda'da, 2022 yılının ilk çeyreğinde ise Fransa’da gözlemlendi.

Büyük ölçekli şirketlerin görece daha dayanıklı olduğunun diğer bir işareti de büyük çaplı iflasların[1] uzun süredir düşük seviyede seyretmesi. 2022 yılının ilk çeyreğinde kaydedilen büyük çaplı iflas sayısı 68. Son dört çeyrek için ise bu sayı 260. Ancak, ABD'de (önceki dört çeyreğe kıyasla son dört çeyrekte -113 vaka) ve Batı Avrupa'da (-28 vaka) vaka sayılarında büyük düşüş gözlenirken, Asya ve Çin'de vaka sayıları büyük ölçüde istikrarlı şekilde (ve en çok inşaat sektöründe) seyretmeye devam ediyor.

 

[1] Cirosu 50mn Euro'yu aşan firmalar

Table 9: Sektörlere ve ülkelere göre nakit birikimlerinde değişim

Table 9: Change in cash-holding by sector and country
Sources: Bloomberg (borsaya kote 48,000 şirket için panel veri), Allianz Araştırma, (%) ülkenin nakit toplamının küresel nakit toplamı içindeki payını gösterir
Şekil 10: Nakit harcama göstergesi, seçilmiş ülkeler için
Figure 10: Cash-burning indicator, selected countries
Sources: Bloomberg (panel of listed firms), Eurostat, BOE, Fred, Allianz Research
Şekil 11: Büyük çaplı iflaslar, EUR milyon cinsinden ciro büyüklüğüne göre 
Figure 11: Major insolvencies, quarterly number by size of turnover in EURmn
Source: Allianz Trade

Diğer bir risk faktörü, Covid-19 krizinden kaynaklanan yüksek borçluluk. Bu durum faiz oranları arttıkça borç sürdürülebilirliği sorunlarına yol açabilir. Finans Sektörü Dışındaki Şirketlerin (FSDŞ) borç toplamının GSYH oranının en çok kötüleştiği yerler Japonya ve Euro Bölgesi (sırasıyla +13,5yp ve +5,2yp). Ancak, Euro Bölgesi'ne detaylı olarak bakıldığında ülkeden ülkeye önemli farklılıklar görülüyor (Almanya’da +4,2yp iken Fransa'da +8,8yp gibi). ABD’de de FSDŞ/GSYH oranında artış var ABD (+3,5 puan). Verilerimiz ayrıca İtalya ve Almanya'da kaldıraç oranında da bir bozulmaya işaret ediyor (sırasıyla, +0,4yp ile %7,9’a ve +0,9yp ile %3,9’a). Panel verileri kullanan yakın tarihli bir çalışmada[1], şirketlerin yüksek maliyet enflasyonu ve yavaşlayan talep nedeniyle marjlar açısından kayıpları karşılamalarının giderek zorlaşacağını gördük. Bu durum önümüzdeki çeyreklerde kurumsal fiyatlandırma gücünü zayıflatabilir. Kilit faiz oranlarında 100 baz puanlık bir artışın; Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD'de FSDŞ’in marjlarında sırasıyla, -2.3yp, -1yp, -1,5yp ve -1,4yp düşüşe yol açacağını hesaplıyoruz.

 

[1] Bknz. Raporumuz: France: Turn the music off to hear the bells tolling



Şekil 12: Finans Sektörü Dışındaki Şirketlerin (FSDŞ) borç oranı, GSYH’nin %’si olarak, seçili ülkeler için

 Figure 12: Non-Financial Corporations (NFC) debt ratio, in % of GDP, selected countries
Sources: Banque de France, Allianz Research
Şekil 13: Avrupa: kırılgan şirketlerin toplam içindeki payı ve kaldıraç oranı, seçili ülkeler için
Figure 13: Europe: share of fragile companies and leverage ratio, selected countries
Source: Allianz Research

Ukrayna'daki savaşın yol açtığı küresel şoklar ve Çin'de yenilenen karantina önlemleri, destek önlemlerinde uzatmalara gidilmesini tetikleyebilir. Bu da iflaslarda normalleşmeyi geciktirecektir. Kamu finansmanı kapasitesinin daha yüksek olduğu Avrupa için bu olasılık daha da yüksek. Özellikle de Avrupa Komisyonu 23 Mart 2022'de yeni bir Geçici Kriz Çerçevesini (GKÇ) resmi olarak kabul ettiği ve 20216 sonunda kararlaştırılan Geçici Çerçevede yer alan çeşitli önlemlerinin uzatılmasını onayladığı için. GKÇ, Aralık 2022'ye kadar yürürlükte kalacak ve üye devletlerin, AB devlet yardımı kurallarına uymaya devam ederken eşgüdümlü yollarla şirketlere likidite ve finansman sağlamalarına izin verecek.

Fransa ve Almanya ilk destek paketlerini Mart ayında çoktan uygulamaya geçirdi. İtalya da Mayıs ayında onları izledi. Bu paketler, mevcut destek önlemlerinin uzantılarının bir karışımını içeriyor. Örneğin, Almanya'daki kısmi işsizlik planı ve geçici yardım programı ve Fransa'da sunulmaya başlanan devlet garantili yeni krediler (örn.,"PGE Dayanıklılık") gibi… Fransa örneğini ele alırsak, 2022 yılında iflaslardaki artış beklentisi +%30 iken bu rakam yeni paket sayesinde +%15 ile sınırlı kalabilir. Almanya için de artış +%7'den +%4'e gerileyebilir.

6 Kasım 2021'de Avrupa Komisyonu, yeni Covid-19'un dalgaları nedeniyle Geçici Çerçevenin (GÇ) uygulamasını Haziran 2022'nin sonuna kadar 6 ay daha uzattı. Ayrıca, diğer değişikliklerin yanı sıra geri ödenebilir enstrümanları farklı yardım biçimlerine dönüştürme ihtimalini de Haziran 2023'e kadar 12 ay uzattı.

Bu aşamada, eşit olmayan başlangıç ​​koşulları (şirket finansalları ve mevcut olumsuz koşullara maruz kalma açısından) ve eşit olmayan (mali) manevra alanının daha küçük ve daha hedefli destek paketleriyle sonuçlanmasını bekliyoruz. Bu noktada Rusya'nın özel durumundan bahsetmek gerek. Rus hükümeti, alacaklıların talebi üzerine, 1 Nisan'dan başlayarak iflas davalarının başlatılmasına ilişkin olarak altı ay sürecek ve birçok endüstriyi kapsayacak bir moratoryum ilan etti. Karşılaştırmak gerekirse, 2020 moratoryumu, pandemiden en fazla zarar gören şirketleri ve stratejik işletmeleri hedef almıştı. En çok gelişmekte olan ülkeleri ve KOBİ’leri olumsuz etkileyecek olan bu yeni yaklaşım, şimdiden iflasların asimetrik bir eğilim izleyebileceğine de işaret ediyor.

 

Şekil 14: Ülkeler bazında şirketlere sağlanacak ve AK tarafından onaylanmış (ya da onaylanacak) en son destek önlemleri

Figure 14: Latest support measures to companies by country (to be) approved by EC
Source: Allianz Research

Genel olarak, iki yıllık düşüşün ardından, küresel ticari iflasların 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla +%10 ve +%14 oranında artarak pandemi öncesi seviyelere yaklaşmasını bekliyoruz. Bu aşamada, karışık dinamiklere rağmen Batı Avrupa’da, 2022 yılına kadar ticari iflaslar pandemi öncesi seviyesine yaklaşacaktır. Devlet destekleriyle 2022 yılında Fransa'da ve Almanya'da iflaslar yapay olarak düşük kalacak olsa da (sırasıyla 32.510 ve 14.600 vaka), aynı yıl İngiltere iflaslarda keskin bir artış kaydedebilir (yıllık +%37 artışla 22.305 vaka). İtalya ve İspanya'da da, 2021 yılındakinden daha zayıf olsa da, iflaslarda artış bekleniyor (sırasıyla +%6 artışla 8.990 iflas ve +%8 artışla 5.550 vaka). Portekiz (+%2) ve İsveç’te (+%6) ise ılımlı bir artış olacak.

Özellikle, Fas ve Türkiye’de iflaslarda yaşanacak artış nedeniyle (sırasıyla %12 artışla 11.800 ve %12 artışla 19.200 iflas) Afrika ve Orta ve Doğu Avrupa’da, 2022 yılında iflas sayıları rekor seviyelere ulaşacak. Rusya’da da moratoryumun sona ermesinden sonra iflaslarda artış olacaktır (2023 yılı için 14.200 vaka). Brezilya'da 2022 yılında iflaslarda bir artış olacak olsa da (+%15) Latin Amerika’da ticari iflas rakamları 2023 yılından önce Covid-19 öncesi seviyeleri aşmayacaktır.

Pandemiden daha hızlı çıkmanın avantajlarını yaşayan ve ekonomik toparlanmasını tamamlayan Asya da iflaslar bakımından diğer bölgelerden ayrışma eğilimi sergileyecek. Yoğun olarak uluslararası ticari faaliyetleri olan şirketler için artan zorluklara rağmen Çin'in 2022 yılında yıllık iflas seviyesini kontrol altında tutması bekleniyor (%1 artışla 8.750 vakaya). Bunda düşük başlangıç ​​seviyesinin de katkısı var. Bununla birlikte, bölgedeki diğer ülkeler, bölgesel ve küresel ortamın bozulması nedeniyle daha fazla iflas yaşayabilir. Avustralya, Tayvan’da düşük, Japonya, Güney Kore, Hong Kong ve Yeni Zelanda’da çok düşük seviyede olan iflaslar artabilir. Singapur ve Hindistan ise diğerlerinden ayrışan dinamikler sergileyecek. Singapur yüksek iflas seviyelerine geri dönecek (2022 yılında 275 vaka). Hindistan’da da uzun süredir askıya alınan mahkemelerin açılmasıyla iflaslarda güçlü bir artış görülecek (1.150 vaka).

2022 yılında iflaslarda çok az bir artışın yaşanacağı ve iflas rakamlarının düşük kalmaya devam edeceği (15.500 vaka) ABD diğer bölgelere bir istisna oluşturuyor. ABD firmalarının, pandemiden bu yana yaptıkları birikimlerden yararlanmalarını bekliyoruz. Bu birikimde, kârlardaki iyileşme ve daha da önemlisi 2020 ve 2021 yılları boyunca yürürlükte olan devlet destekli Maaş Koruma Programı (PPP) etkili oldu. Zira, toplam PPP kredisinin %92'si tamamen veya kısmen affedildi (Mayıs 2022'nin başı itibariyle 727 milyar dolar) ve kademeli olarak sübvansiyonlara dönüştürüldü. Bu da net finansal borç oranında bir düşüşe yol açtı (2021 4.Ç. itibariyle %18,6, yani 10 yılın en düşük seviyesi) ve özkaynak oranın toparlanmasını sağladı (%40,9 artışla 2014'ten bu yana en yüksek seviyeye). Bununla birlikte, parasal sıkılaştırma ve ekonomik yavaşlama 2023 yılında iflaslarda daha büyük bir artışa neden olacaktır (+%23 artışla 19.130 vaka).

Temel senaryomuzda, ticari iflasların 2022 yılı sonunda ve hatta 2023 yılında çoğu ülkede düşük seviyede kalması muhtemel. 2022 yılında her üç ülkeden sadece birinde iflas sayısının Covid-19 öncesi seviyelere geri dönmesini, 2023 yılında da bunun her üç ülkeden ikiye çıkmasını bekliyoruz. Olumsuz senaryomuzda ise Euro Bölgesi'nde iflasların 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla %19 ve +%30 artmasını (Batı Avrupa özelinde ise sırasıyla +%21 ve %28) bekliyoruz. Aynı senaryoda devlet desteklerinin uzatılmaması veya ek destek sağlanmaması durumunda ABD için iflas artışları 2022 ve 2023 yılları için sırasıyla +%16 ve +%40 olacaktır.

Şekil 15: ABD Maaş Koruma Programı (PPP), USD milyar

Figure 15: US Paycheck Protection Program (PPP), USDbn
Sources: SBA, Allianz Research
Şekil 16: Küresel ve bölgesel iflas endeksleri, yıllık % değişim
Figure 16: Global and regional insolvency indices, yearly change in %
Source: Allianz Research